YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

İÇTİHAT METNİ

E: 2008/20-124 - K: 2008/150

Tarih:20.02.2008 

ÖZET :

Dava, tapu iptali ve tescil niteliğindedir. Kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları içerisinde bulunan taşınmaza ilişkin maki tefrik komisyonu tarafından makiye ayırma çalışması yapılmadığı, bu nedenle ( A ) harfi ile gösterilen 1060 dönümlük bölüme yönelik Orman Yönetiminin davası kabul edilerek bu bölümün de orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamıyla uygun düşmeyen hiçbir bilimsel ve hukuki gerçekliği olmayan, kesin bulgu ve uygulamaları taşımayan, varsayıma dayalı Orman Bilirkişisi tarafından düzenlenen rapora değer verilerek bu bölüme ilişkin Orman Yönetiminin davasının reddine, Sarıcazade R.P.mirasçıları adına Özel Orman olarak tapuya tescil edilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA :

Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ümraniye 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 17.11.2005 gün ve 41-460 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 23.05.2006 gün ve 4334-7040 sayılı ilamı ile;

( ... Davacı Orman Yönetimi, Beykoz Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı dava ile dava konusu 530 dönümlük taşınmazın Ömerli Köyünde 3116 Sayılı Yasaya göre 1942 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosunda orman tahdit sınırları içinde kaldığını, özel orman olarak ayrılan yerlerden olmadığını belirterek, davalılar dayanağı Sarıcazade R.P.adına kayıtlı Mart 1315 tarih 9 ile 17 numaralı, Mart 1330 tarih 4 ile 7 numaralı tapu kayıtları ve kayıtlardan ifrazen mirasçılarına intikal gören tapu kayıtlarının iptalini ve taşınmazların orman niteliği ile Hazine adına tescilini istemiş, davalılar cevap ve karşı dava dilekçesinde 1942 tarihli orman tahdidinin Beykoz Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957/776 sayılı dava dosyası ile iptal edildiğini, dava konusu taşınmazın kadimden beri ziraat ve hayvancılıkta kullanıldığını, tapulu yer olduğunu, Beykoz Sulh Ceza Mahkemesinin 1978/902 Esas, 1979/262 karar sayılı dosyasında orman olmadığının belirlendiğini belirterek, Orman Yönetimi tarafından açılan davanın reddini, taşınmazların adlarına tescilini istemişler, mahkemece yetkisizlik kararı ile dosya Üsküdar 1.Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş ve mahkemece 24.12.1992 günlü kararla 3805 dönüm 422 m2'lik bölümün orman niteliği ile Hazine adına, 1285 dönüm 428 m2'lik bölümün veraset ilamı uyarınca payları oranında davalılar adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün davacı Yönetim ile davalılar tarafından temyizi üzerine 20.Hukuk Dairesinin 16.03.1995 gün ve 1994/11549-2000/986 sayılı kararı ile "Dava konusu taşınmazın 1942 yılında yapılan ve kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı, 1947 yılında Hazine adına tescil edildiği, davalılar tarafından 6831 Sayılı Orman Yasası ile tanınan ek süre içerisinde tahdide itiraz davası açılmışsa da, Beykoz Asliye Hukuk Mahkemesinin 1969/858 sayılı bu dava dosyasının taraflarca takip edilmeyerek işlemden kaldırıldığı, temyize konu olan bu dosyada taraf olmayan komşu taşınmaz maliki M.C.Ö.ve arkadaşlarının ek süreden istifade ile Beykoz Asliye Hukuk Mahkemesine açtıkları tahdide itiraz davasında verilen 09.06.1958 gün ve 1956/776 Esas 1958/223 sayılı kararı ile 1942 tarihli tahdidi kısmen iptal edilmişse de, Orman Yönetimince açılan yargılamanın yenilenmesi davası sonucunda Beykoz Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.04.1978 gün ve 1976/456 Esas, 1978/138 sayılı kesinleşen kararı ile 09.06.1958 gün 1956/776-223 sayılı karar iptal edilerek ortadan kaldırıldığı, böylece 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman sınırlarının yeniden geçerlilik kazandığı dava konusu taşınmazın bir bölümü üzerinde 12.12.1977 tarihinde baraka inşa eden M.A.hakkında Beykoz Sulh Ceza Mahkemesinde açılan 1978/902 sayılı ceza davasında "suçu mevzu yerin orman hudutları dışında kalıp özel orman statüsüne dahil olduğu ve sanığın orman işgal kastının bulunmadığı" gerekçesiyle beratına karar verilmiş ise de, bu kararın taraflar yönünden kesin Hüküm oluşturduğundan söz edilemeyeceği, suç tarihinde ceza davasına konu taşınmazın 1942 tarihli tahdidin 1956/776-223 sayılı mahkeme kararı ile kısmen iptali sonucu tahdit dışına çıkartılan yerde kaldığı, halbu ki, daha sonra bu kararın yargılamanın yenilenmesi sonucu iptal dilerek taşınmaz yeniden 1942 yılı tahdit içinde bırakıldığı, taşınmazın suç tarihindeki niteliğini belirleyen hukuki sebebin değişmesi karşısında ceza mahkemesi kararının taraflar önünden kesin hüküm oluşturmayacağı, davada taraf olmayan 3.kişiler tarafından açılan dava sonucunda verilen 1942 tarihli tahdidin iptali ve yargılamanın yenilenmesi sonucunda, bu iptalin ortadan kaldırılması şeklindeki kararlar o davada taraf olmayan davamız davalıları yönünden kesin hüküm niteliği taşımayacağı ancak, ek süreden istifade ile davalılar tarafından açılan tahdide itiraz davası takip edilmeyerek işlemden kaldırılmış olması nedeniyle, 1942 tarihli tahdidin iptali yönünden davalılar lehine oluşan bir karardan da söz edilemeyeceği, bu nedenle 1942 tarihli tahdidin davalılar yönünden kesinleştiğinin kabulü gerekeceği, kesinleşen orman tahdidi kapsamında kalan özel kişilerin tapulu ve tapusuz taşınmaz mallarının mülkiyeti kesinleşme tarihinden itibaren Hazineye geçeceği, bu yerlere ait tapu kayıtları hukuki değerini yitireceği ve malikleri bu tapu kayıtlarına dayanarak hak talep edemeyecekleri,

Açıklanan nedenlerle;

a )Mahkemece krokide ( B ) harfi ile gösterilen ve kesinleşen orman tahdidi içinde kalan bölümün hazine adına orman olarak tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalıların bu bölüme yönelik temyiz itirazlarının reddine,

b )Davacı Orman Yönetiminin temyizi yönünden ise; davalılar adına tesbit ve tesciline karar verilen ve krokide ( A ) harfi ile gösterilen bölümün yukarıda açıklandığı gibi kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı, kesinleşen tahdit içinde kalan tapu kayıtlarına değer verilemeyeceği, bu nedenle davacı Orman Yönetiminin bu bölüme yönelik davasının da kabulüne karar verilmesi gerekeceği gereğine değinilerek" hüküm Orman Yönetiminin temyizi önünden ( A ) ile gösterilen bölüme yönelik olarak bozulmuştur.

Ancak, M.N.A.ile N.S.ve arkadaşları tarafından, kararın düzeltilmesi istemi üzerine Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 03.03.1997 gün ve 1996/8065-1997/2887 sayılı kararı ile;"

1 )İncelenen dosya kapsamına göre karar düzeltme isteyenlerin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istemleri yerinde görülmediği,

2 )Tahdidin kesinleştiği yerlerce uyuşmazlık kesinleşmiş tahdit haritası uygulanmak suretiyle çözümleneceği, dairemizin önceki uygulamalarına göre Maki Tefrik

Komisyonlarının kuruluşu yasal kabul edilmediğinden bu komisyonlarca yapılan işlemlere de geçerli tanınmadığı, ne var ki; 22.03.1996 gün ve 5/1 sayılı iç Bir B.G.K.Kararı ile Maki Tefrik Komisyonlarının kuruluşunun yasal ve yaptıkları işlemlerin geçerli olacağı kabul edildiği, 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 45/5.madde ve fıkrası gereğince içtihadı birleştirme kararları benzer konularda Yargıtay Genel kurullarını, Dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlayacağı ve henüz kesinleşmemiş kararlara da uygulanması gerekeceği, İç. Bir B.G.K. kararına göre, makiye tefrik olunan yer orman tahdit sınırları dışına çıkmış sayılacağından ve orman olma olgusu ortadan kalkacağından uyuşmazlığın var ise maki tefrik komisyonu kararını ve haritası ilgili yerden getirilip, uygulanmak suretiyle, maki tefriki yok ise kesinleşmiş tahdit haritası uygulanmak suretiyle çözümlenmesi gerekeceği gereğine değinilerek" Dairenin 16.03.1995 gün ve 1994/11549-2986 sayılı red ve bozma kararı kaldırılarak hükmün 2.bendde açıklanan nedenlerle bozulmasına, karar verilmiş, mahkemece Ümraniye adliye teşkilatı kurulması nedeniyle yetkisizlik kararı verilerek, dosya Ümraniye 1.Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne; Ömerli Köyü Mart 1315 tarih ve 16 numarada davalı ve karşı davacıların murisi Sarıcazade R.P.adına olan tapu kaydının iptaline ve iptal edilen bu kaydın bilirkişiler Orman Yüksek Mühendisi Prof.Dr.Ö.Karaöz, Ziraat Yüksek Mühendisi H.G.ve Kadastro Kontrol memuru F.P.'nın haritalarında ( B ) harfi ile gösterilen 3766 dönümlük bölümünün D. Ormanı niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, dava konusu taşınmazın geriye kalan ve bilirkişilerin haritasında ( A ) harfi ile gösterilen 1060 dönümlük bölüm hakkında davacı Orman Genel müdürlüğünün tapu iptal ve tescil davasının reddine, 1060 dönümlük bu bölümün İstanbul 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin 1987/1421 Esas 1987/2039 Karar sayılı ilamında adları yazılı bulunan Sarıcazade R.mirasçıları olan davalı ve mukabil davacılar adlarına payları oranında özel orman olarak tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı-davalı Orman Yönetimi vekili ile davalı-karşı davacı M.R.Sanca ve arkadaşları tarafındın temyiz edilmiştir.

Dava, tapu iptali ve tescil niteliğindedir.

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1942 yılında 3116 Sayılı Yasaya göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu, 1978 yılında 1744 Sayılı yasaya göre yapılarak kesinleşen aplikasyon ve 2.madde, 1984 ve 1987 yıllarında 2896 ve 3302 Sayılı Yasalara göre yapılan 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Taşınmazların bulunduğu Ömerli Köyünde yapılan arazi kadastrosu sarasında çekişmeli taşınmazlar orman olarak tespit ve tescil harici bırakılmıştır.

1 )İncelenen dosya kapsamına, toplanan kanıtlara, kararın dayandığı gerekçeye göre; 3116 Sayılı Yasaya göre 1942 yılında yapılan orman kadastrosunda orman sınırları içerisinde bulunan ve bilirkişiler krokisinde ( B ) ile gösterilen 3766 dönümlük bölüme yönelik davalı karşı davacı M.R.Sarıca ve arkadaşlarının temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2 )Davacı-davalı Orman Yönetimi ( A ) ile gösterilen 1060 dönüm miktarındaki bölüme yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Bozma sonrası 25.05.2004 günlü yapılan keşifte dinlenen orman bilirkişisi A.U.tarafından düzenlenen raporda "dava konusu Camcı Çiftliği ile bilinen 5030 dönüm miktarındaki taşınmazın 1942 yılında Ömerli Köyünde yapılarak kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları içerisine alınarak Temmuz 1947 tarih 35 numarada 2247 hektar 9015 m2 yüzölçümü ile tapuya tescil edilen Ömerli D. Ormanları sınırları içerisinde bulunduğu, fiilen yaşlı çam, meşe, gürgen ve kayın gibi orman ağaçları ile kaplı D. Ormanı niteliğinde bulunduğunu, 1744, 2896 ve 3302 Sayılı Yasalara göre yapılan 2 ve 2/B madde uygulamalarına konu edilmeyip, 1942 yılında yapılan orman kadastrosundaki gibi orman sınırları içinde bırakıldığı taşınmazın bulunduğu yerde 1950 yılında yürürlüğe girmiş bulunan 5653 Sayılı Yasanın 1/e maddesine göre maki tefrik komisyonları tarafından herhangi bir makiye ayırma işlemi yapılmadığını,"

07.06.2005 gönlü keşifte dinlenen orman bilirkişi Prof.Dr.M.Ö.Karagöz ise düzenlediği raporda, "Yargıtay uygulamalarında kabul gören genel eğilime göre bir yerin maki alanı içinde kalıp kalmadığının tespiti için o yerin maki haritaları içindeki konumunun hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi gerektiği, elde maki haritası olmadığı için Camcı Çiftliği arazilerinin bu haritalardaki konumunun tam olarak belirlenemediğini, ancak maki tefrik tutanaklarında verilen bilgilere göre Camcı Çiftliği arazilerinin bir bölümünde maki çalışması yapılmış olabileceğini, keşif sırasında doğal bitki örtüsü ve arazi yapısı üzerinde yapılan gözlemlere göre bu bölümün o tarihte yürürlükte bulunan mevzuat hükümlere göre makilik alan karakteri taşıdığını, Camcı Çiftliğinde maki tefrikine konu olabilecek alanın haritada ( A ) ile gösterilen 1060 dönüm orman rejimi içinde kalan bölümün ise 3766 bölüm olduğunu" açıklamıştır.

Orman Yönetimi tarafından, mahkemeye gönderilen yazılarda, Ömerli Köyü, Camcı Çiftliği ile anılan taşınmazda maki tefrik komisyonu tarafından yapılan bir makiye ayırma çalışması bulunmadığı bildirilmiştir.

Tüm dosya kapsamı ile bilirkişi raporlan incelendiğinde, çekişmeli taşınmazın 3116 Sayılı Yasaya göre 1942 yılında yapılan orman kadastrosunda orman sınırları içerisine alınarak kesinleşen ve Temmuz 1947 tarih 35 numarada tapuya kayıt edilen Ömerli D. Ormanı sınırları içerisinde bulunduğu ve taşınmazın bulunduğu yerde 1950 yılında yürürlüğe giren 5653 Sayılı Yasaya göre herhangi bir makiye ayırma işlemi yapılmadığı, kaldı ki, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2002/20-558 E.-2002/588 sayılı kararında kabul edildiği gibi, çekişmeli parselin de bulunduğu İstanbul İlinin Anadolu yakasında yapılmış bulunan makiye ayırma işlemine ilişkin çalışmanın hiçbir zaman işleme konulmadığı ve 6831 Sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra yapılan çalışmalarda, bu bölgedeki makiliklerin orman ve toprak muhafaza karakteri taşıması nedeniyle iptali ile önceden olduğu gibi orman sahası için alınması konusundaki teklifin 20.05.1963 tarihinde onanarak kesinleştiği, böylece yörede sonuçlandırılmış bir makiye ayırma çalışması bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan, biran için, çekişmeli taşınmaz makiye ayrılmış ve makiye ayırma işlemi iptal edilmemiş olduğu kabul edilse bile, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 22.03.1996 gün ve 1993/5-1 sayılı kararı ile ( 3116 Sayılı Orman Yasasının 5653 Sayılı Yasa ile değişik 1/e maddesine göre çıkarılan "makilik ve orman sahalarının birleştiği yerlerle orman sınırlarının tesbitine ait yönetmelik" ile bu yönetmelik uyarınca kurulan maki komisyonlarının ve yaptıkları işlemlerin geçerli olduğuna, orman sınırlandırılması kapsamında iken söz konusu komisyonlar tarafından makilik alan olarak belirlenen taşınmazlar hakkında ÖZEL YASALAR gereğince oluşturulan tapulara değer verilmesi gerektiği ) kabul edilmiştir. Sonucu ile geçerli ve bağlayıcı olan bu İçtihadı Birleştirme Kararında sadece "maki komisyonlarının yaptıkları işlemlerin geçerli olduğu ve maki komisyonlarınca makilik alan olarak ayrılan yerlerde özel yasalar uyarınca oluşturulan tapulara değer verilmesi gerektiği' hükme bağlandığından özel Yasalar uyarınca ( sözü edilen Yasa 4753 Sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Yasasıdır ) oluşturulan tapular dışındaki taşınmazlara ve imar ihyaya değer verilemeyeceği Y.K.D.'nin Ekim 2002 sayısında yayınlanan H.G.K.'nun 27.02.2002 gün ve 2002/1-19-97 sayılı kararının gereği olduğu, dava konusu taşınmaz 1942 yılında yapılan orman kadastrosu sonucu Temmuz 1945 tarih 35 numarada orman niteliği ile tapuda kayıtlı bulunan Ömerli D. Ormanı içinde bulunduğu ve halen eylemli orman olduğu, Maki Komisyonlarının yaptığı işlemlerin orman sınırı dışına çıkarma işlemi olmayıp "makilik yer olduğunu belirleme" işlemi olduğu anlaşılmakla, davacı gerçek kişilerin dayandığı tapu kayıtlarının yasal değerini yitirmiştir.

Yine, 1942 yılında D. Ormanı olarak sınırlandırılan taşınmazın, 1945 yılından önce Özel Orman olarak işlem görmediğinden, 4785 Sayılı Yasaya göre devletleştirme edeniyle 5658 Sayılı Yasaya göre de Özel Orman olarak iade işleminden söz etme olanağı bulunmadığından, D. Ormanına bitişik özel orman-olamayacağı, taşınmazın özel orman niteliğiyle tescil edilmesinin dahi açık bir çelişki olduğu,

Açıklanan nedenlerle, 1942 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları içerisinde bulunan taşınmaza ilişkin maki tefrik komisyonu tarafından makiye ayırma çalışması yapılmadığı, bu nedenle ( A ) harfi ile gösterilen 1060 dönümlük bölüme yönelik Orman Yönetiminin davası kabul edilerek bu bölümün de orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamıyla uygun düşmeyen hiçbir bilimsel ve hukuki gerçekliği olmayan, kesin bulgu ve uygulamaları taşımayan, varsayıma dayalı Orman Bilirkişisi Prof.Dr.M.Ö.Karaöz tarafından düzenlenen rapora değer verilerek bu bölüme ilişkin Orman Yönetiminin davasının reddine, Sarıcazade R.P.mirasçıları adına Özel Orman olarak tapuya tescil edilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

1 )Yukarıda 1.bendde açıklanan nedenlerle; davalı-karşı davacı: M.R.Sarıca ve arkadaşlarının itirazlarının reddi ile hükmün çekişmeli taşınmazın ( B ) ile gösterilen bölüme ilişkin ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının gerçek kişilere yükletilmesine,

2 )2.bendde açıklanan nedenlerle, davacı- davalı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün çekişmeli taşınmazın ( A ) ile gösterilen bölümün BOZULMASINA... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

 

KARAR :

Dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede maki tefrik çalışması yapılmış olması nedeniyle raportöre tevdi edilmiş bulunan maki konusundaki İçtihadları Birleştirme kararının sonucunun beklenmesi gerekip gerekmediği ön sorun olarak tartışılmış ve sonuçta; dava konusu taşınmazın maki tefrikine konu olmadığı, kaldı ki Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 12.02.2007 gün ve 16 sayılı raportöre tevdi kararında "Orman Kadastro Komisyonlarınca yapılarak kesinleşen ve tapuya tescil edilmeyen orman tahdidi alanlarında yapılan makiye tefrik çalışmaları" konusunda ortaya çıkan farklı içtihatların birleştirilmesi kararlaştırılmış olmasına karşın, dava konusu taşınmazın 03.07.1947 tarih ve 35 nolu tapu kaydı ile, orman niteliği ile Hazine adına kayıtlı olduğu anlaşılmakla; oybirliği ile ön sorunun bulunmadığı sonucuna varılarak işin esasının incelenmesine geçildi.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

 

SONUÇ :

Davacı İdare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 20.02.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.